KAYIP DİVAN
Şeref-Xan, 1597 tarihli “Şerefname”sinde Mîr Yaqûbê Zerqî’nin de bir Kürtçe divanının olduğunu söyler. Halen bulunabilmiş bir divan değildir bu. Ama Herîrî ve Zerqî’nin 1500’lü yıllarda yaşadığını kabul edersek Fuzûlî ile yaşıt olduklarını görmemiz gerekecek. Hatta eğer aşağıda aktardığım kaynaklar ve Kürtçe beyitler doğru ise, belki de Fuzûlî’yi klasik Kurmancî şiirinin -şimdilik- bilinen en eski ismi saymamız gerekecek!
Elbette Fuzûlî Kürtçe yazmışsa bile bu onun Kürt olduğu anlamına gelmez. Burada Fuzûlî’nin Kürtlüğünü kanıtlamaya çalışmıyorum zaten. Dikkatimi daha çok çeken şey, Türkolojinin fosil isimlerinin Fuzûlî’nin Kürt olmadığını sayfalarca anlatmalarıdır. Bu beni kuşkulandırıyor işte. Bunlar bir şey saklıyorlar!
Türkçenin içinden gelip Kürtçe şiirler yazan bir buçuk isimden söz edebiliyoruz ki buçuğu Gelibolulu Âli’dir (1541-1600). 10 dilde yazdığı bir mülemmasında Kürtçe (Kurmancî) bir dize de vardır: “Kürd olan velvele ile bunı îrâd eyler / Dekojim te tu bizânî dirûvê min tu biyâr.” Bir ve tek isim ise İbrahim Halil Soğukoğlu’dur (1901-1952). Divanında 6 tane Kürtçe şiir vardır ama kendisi şairden çok istihbarat ajanı olarak bilinir. Çok karışık olan bu meseleye hiç girmeyeyim. Konsantre imanlı köşe yazarlarından bazıları Rojava’da mesele murat ettikleri çerçeveden çıkınca daha önce denenmiş ve işe yaramış “Soğukoğlu modeli”ni önerdiler bir ara demekle yetineyim!
KÜRT ŞAİRLERİ İÇİN FUZULÎ MÜSTESNASI
Klasik dönemde Osmanlı/Türk ve Kürt şairleri birbirlerini şairden saymazlar pek; nazireydi, tahmisti yazmazlar. Ama Kürt şairleri için Fuzûlî müstesnadır. Mesela Pertew Begê Hekarî’nin (1777-1841) bir şiiri, doğrudan doğruya Fuzûlî’nin bir şiirinin çevirisidir. Abdurrahman Adak’ın bir yazısındaki dikkatle ilk beyitlere bakalım: “Menüm tek hîç kim zâr ü perîşân olmasun yâ Rab / Esîr-i derd-i ışk u dâğ-ı hicrân olmasun yâ Rab” (Fuzûlî). “Wekî min qet kesek jar û perişan her nebit ya Reb / Esîr û derd(i)darê daxê hicran her nebit ya Reb” (Pertew Beg). O halde Kürt şairlerinin ona yönelik ilgisi sadece şairliğine mi? Üstelik Pertew Beg Sünni, Fuzûlî ise Şii.
Bilmem biliyor musunuz, İran’ın Kuzey Horasan eyaletinde 2 milyona yakın Kürt Alevi-Şii bir nüfus var. Büyük çoğunluğu Malatya, Sivas, Dersim, Erzurum, Ahlat vd. kökenlidir. Uzun mesele bu da, yakında çıkacak “Horasan Kürtleri: Tarih-Edebiyat” kitabımızda geniş bilgiler olacak. Şimdilik şu kadarını söyleyeyim: Bu toplumun Kelîmullah Tewahodî Kanîmal adlı bir kültürel lideri var. Kürtlerin 16. ve 17. yüzyılda anılan bölgelerden Horasan’a göçertilmesini 6 ciltlik kitabında ev ev, aşiret aşiret anlatır. Onun Kanîmal köyündeki bir tür etnografya müzesi olan evinin eşiğine yüz sürmek için gittiğimizde bir kitabını hediye etmişti ki bizi tekrar Fuzûlî bahsine döndürecek bilgileri işte oradan aktaracağım.
FUZULÎ’NİN YOK EDİLEN ŞİİRLERİ
Yazarın “Hezâr ve Yek Şeb, Kurmancî, Xorâsân, Felsefe-i Şi’r ve Musîqî-i Kurmancî” adlı Farsça kitabında söz konusu eyaletin başkenti Bocnûrd’a bağlı Elîabad köyünde, Elî Rehmetî Qurdanlû’nun bulduğu bir elyazmasından söz ediliyor (Elî ağabey, eyaletin nüfus müdürlüğünü yürüten kıymetli bir kültür insanıdır aynı zamanda). Kanîmal, Fuzûlî’nin de Ehmedê Xanî ve Horasanlı büyük şair Cafer Qulî Zengelî gibi dört dilde şiirler yazdığını belirtir. Ona göre Fuzûlî’nin Kürtçe şiirleri yok edilmiştir. Aynı şekilde pek çok edebiyat tarihçisi onun Kürtlüğünü anmaz. Ancak A. E. Krimsky, onun Azerbaycan’daki bir Kürt aşiretine mensup olduğunu yazmaktadır. Kanîmal, Baba Merdox’un da benzer bilgiler aktardığını ekler.
Yazara göre eline geçen nüsha, defalarca istinsah (elle yazarak kopyalama) edilmesinden kaynaklı olarak okunmaz hale gelmiştir. Söz konusu nüsha Fransız kalemi ve siyah mürekkeple yazılmıştır. 489 beyitten oluşmaktadır. Bunların 320’si Türkçe, 162’si Kürtçedir (Kurmancî). Yazar geri kalan 7 beytin hangi dilde yazıldığını belirtmiyor. Bütün başlıkların Farsça olduğu nüshanın ilk 160 beytinin 149’u Kürtçe, 11’i ise Türkçedir. Yazara göre bu durum, nüshanın ilk halinde daha fazla Kürtçe beyitten söz etmeyi mümkün kılar. Zira Kürtçedeki farklı sekiz harfi bilmeyen müstensihler (nüshayı yeniden yazanlar), zor geldiği için Kürtçeyi görmezden gelip Farsça ve Türkçe beyitleri kopyalamışlardır. Her ne kadar güçlü bir iddia olmasa da böyle diyor yazar.
Gelelim Kürtçe beyitlere. Bu Kürtçe beyitlere bakıldığında Kurmancînin Behdînî ağzına yakın oldukları görülür. Horasan Kürtçesinde iyice karmaşıklaşan ergativite ve eril-dişil ayrımı dikkati çeker. Bu durum, onun Horasan Kurmancîsine çeviri olmadığını gösterir büyük ölçüde. Ancak “gep” (konuşma) ve “se/sa” (için, gibi, nedeniyle) sözcükleri onun Horasan Kurmancîsine “çeviri” olabileceğini düşündürür.
Diğer bir dikkat ise, Kanîmal’ın nüshayı matbu harflere aktarırken Soranîye uyarlanmış Arap alfabesi ile yazması ve bazı ifadeleri Horasan ağzına yaklaştırmasıdır. Mesela “li” eki “le” olur, “ji” ise “je” olur. Söz konusu metin bir Türkçe-Kürtçe Leyla ile Mecnun mesnevisidir. Aşağıda bir bölümünü Latin alfabesine çeviriyorum. Bazı bölümlerde Kürtçe ve Türkçe beyitler art arda gelmektedir.
Farsça başlıkları ise eklemiyorum (Metnin Farsçası için yardımlarını esirgemeyen Siyaveş Azeri ve Adnan Oktay’a çok teşekkür ederim).
Bu beyitler, söz konusu kitabın 153 ve 154. sayfalarından alınmıştır. Ayrıca buraya aldığımız beyitlerden biri Türkiye’de basılan bir nüshada şöyle görünüyor: “Elbette bir od ki düşdi câna / Âhir dutuşup çeker zebâne.” Geri kalan beyitler ise bu düzende değil, ama Türkiye nüshasında da “nüsha farkları”yla var; numaralarını gösterdim. Kürtçesinde ise birtakım vezin sorunları var, bunun çözümünü de daha iyi bilenlere bıraktım.
Yani bu şair kesinlikle Fuzûlî. Kürtçe beyitler ise derkenarda değil, metnin içinde. Bu, Kürtçe beyitleri yazanın da Fuzûlî olduğuna ilişkin güçlü bir kanıt. Bütün bunlara karşın belli bir ihtiyat kaydıyla bu metinlerin görülmesi ve tartışılmasını arzuluyorum. Belki bir gün birisi yeniden “Beng ü Bâde”yi hatırlamak ister, iktidara boyun eğmemiş büyük Fuzûlî’nin yankısı her iki dilde yeniden yankılanır, herkes kendi özgürlüğünü yaşar ve Adnan Oktay’ın deyimiyle “Fuzûlî’nin Kürtçe şiir güzeliyle vuslat gerçekleşir.”
FUZULÎ’NİN KÜRTÇE – TÜRKÇE LEYLÎ VÛ MECNÛN’DAN BEYİTLERİNDEN ÖRNEKLER
Ellah tu bike le min şefeqet
Ez bikem goftarê wî rewayet
Ez bikem goftarê wî rewayet
Leylî ku le me kiteb guzer kir
Eşqî hewes le wê … şerer (okunamıyor)
Eşqî hewes le wê … şerer (okunamıyor)
Ew herdu le hev kirin nizare
Yekî çû Qemer, yekî çû Zohre
Yekî çû Qemer, yekî çû Zohre
Eşqî dilê wan le wan eser kir
Dûrî felekê le wan xeber kir
Dûrî felekê le wan xeber kir
Elbetde bir od düşende câna
Yanup dutuşur çeker zebâna (869)
Yanup dutuşur çeker zebâna (869)
Dilden dile düşdi bu fesâne
Fâş oldı bu mâcerâ cehâne (643)
Fâş oldı bu mâcerâ cehâne (643)
Bir saf kız oturdı biri oğlan
Cem’ oldı behiştde hûr u gılman (560)
Cem’ oldı behiştde hûr u gılman (560)
Kız nergiz-i mest ile füsûnsâz
Oğlane satende işve vü nâz (562)
Oğlane satende işve vü nâz (562)
Ol kızlar içinde bir perîzâd
Kız ile muhabbet itdi bünyâd (564)
Kız ile muhabbet itdi bünyâd (564)
Kays oni görüb helak buldı
… (okunamadı) O gussa vü derdnâk oldı (581)
… (okunamadı) O gussa vü derdnâk oldı (581)
FARSÇA BAŞLIK
Ew çere gepe dikir wekî tîr
Cem Leylîyî hat jinika pîr
Cem Leylîyî hat jinika pîr
Got: ew çi (munasibe?) li dîn e
Şîrê derende çi nîr çi mî ne
Şîrê derende çi nîr çi mî ne
Rûnişt-i li cem degotî qîzê
Golçere nigar-i pir temîzê
Golçere nigar-i pir temîzê
Me do hod bîst ji felanî
Eşq li te bûye nûcewanî
Eşq li te bûye nûcewanî
Baqî te debînî, te dekojî
Xûynî te mîna piling dimijî
Xûynî te mîna piling dimijî
Wekî me negot li me weha kî
Dostan li me, duşmenan tu şa kî
Dostan li me, duşmenan tu şa kî
Rehmet li te bî, te kar rind kir
Ferhad û Şîrîn karê te nekir
Ferhad û Şîrîn karê te nekir
Baqî te debînî çunke naga
Serê te debirrî (ew) bê şekwa
Serê te debirrî (ew) bê şekwa
Tu ar (û ?) namûsê xe nizanî
Tu be qiçik î û ne xizan î
Tu be qiçik î û ne xizan î
Bişîn qedemî xe tu, mere der
Wellah ku debî, cuda je te ser
Wellah ku debî, cuda je te ser
(Se çi rehm nakî li) dê xe ye pîr
Min xeyrî te kes tunîne desgîr
Min xeyrî te kes tunîne desgîr
Yıllardır Fuzuli'yi bir Türk şairi olarak sundular. Edebiyat kitaplarında şiirlerini okuttular. Bu da diğer herşey gibi yalan çıktı.
YanıtlaSil